Ve üzerinden tam bir yıl geçmiş.
Yazmadan duramayacağımı sanmıştım, yanılmışım. İnsan bazen ruhunu açıklarken de bunalabiliyormuş. Bilmiyordum. 17 yaşındayım, delirmek isteyen sağlıklı bir kızım. Kalbimle küçük problemlerin üstesinden zıplayarak geliyoruz. Kuş olmaktan vazgeçmedim, kuşlara saygı duymayı öğrendim. Yıllardır hayalim elektro gitar çalmaktı. Keman çalmayı öğrendim, bunu sevmediğimi söyleyemem ama elektro gitar kıza olmazmış. Üstüme yapışan böcek gibi bazı kavramlar, ölmüyor ya da def olup gitmiyorlar. Savaştan, savaşmaktan ve mücadeleden hep korkan bir insan oldum. Buna rağmen içimde yandıkça kül olan, külünden yeniden yeniden doğan bir anka var. Onunla uçmak için doğru zamanı bekliyorum. Pencerelerden bakmıyorum gökyüzüne, dışarı çıktığımda ayağıma takılıp düşüyorum her kuş sesine.
Bazen özlüyorum çocuk olmayı, hayallerimin ortasına dalan ve bana "saçmalama" diyemeyen o tüm anları deli gibi özlüyorum. Çocuk işte ne yaparsın diyorlar. Büyüdüğünde, "kızını dövmeyen dizini döver" diyorlar. Bir engel sanki kız olarak dünyaya gelmek. Sanıyorum ki bazen, 1-0 geride kalıyorum tüm insanların arasında. Belki bu yüzden hep arkalarda kalmam. Hep en arka sıralarda oturmamak istemem. Korkuyorum. Kız olmanın o zararlı, o paslı dilli kavramlarından tiksiniyorum. Kendimden sakınmak istiyorum.
Yazıyorum, bu bir kıza yakışıyor. Belki bir erkeğe daha yakışır ama kız dediğin susar oturur, sustukça birikir içindekiler. Dizlerinde duran elleri vardır o kızların, elleri hep temizdir mesela. Temiz olmalıdır kızlar, kız diyerek geçmeyin aman, onlar namustur da. Dur İrem, konu gidiyor başka yerlere. Ama hakim olamıyor bu kızcağız kendine. Bin muhtesem güneş'i okuduğumdan beri, değişmeli diyorum dünya. Dünya böyle kalırsa, cehaletle öleceğiz.
Hem de bunun bir eksik olduğunu bilmeden. Mesela ben, bağıra çağıra söylemek isterdim bazı şeyleri. Ama yapamam. Yaparsam, kanarım. İlerde yara almayan bir asker gibi gireceğim en kanlı savaşa, o zaman kandan korkmayacağım, belki uçarak kan olacağım, belki yazarak, belki bağırırım belki de bir elektro gitar alırım kendime. Kim bilir...
Kim bilir, belki onca kanamış insana bedel gibi hiç yara almadan gömerler toprağa. Ruhumdaki yara bereyi de saramazlar onlar. Âh.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder