Büyük yaralar kapanmaz.
Yollar aşıyorum, gözlerim kapanıyor, kulaklarım uğulduyor. Gitmek istiyorum, daha fazla izlemek istiyorum bilinmezi. Sevmek istiyorum yolları. Anlatmak istedikleri şeyler var gibi geliyor bana
Çiçekler büyüyor kaldırımlarda. Sevmek istiyorum, adımımı attığım her kaldırımda boynu bükük çiçeği. Bir yaşanmışlığı var , her halinden belli. Geçen gece oturdum balkona, düşündüm. Belli konu üzerinde düşünmek gerekmez her zaman, öylesine de düşünebilirsiniz. Öyle bir zamandı işte. Hava soğuktu, malum kış kapıda. Üstümde hırka ve bir şal var sırtımda. Ayaklarımı kendime çekip, vücut ısımı koruyorum kendimce
Rüzgar, kipriklerimin arasında süzülüyor. Gülmemek elde değil. Hava soğuk, hem de ne soğuk. Sabah 5 doğru parkta bir adam görüyorum. Bankta boylu boyunca yatmış orta yaşlı bir adam. Üzerinde bir battaniye, kafasının altında bir karton. Uyuyor. Ben geceden beri yaş akıtan şiş gözlerimle yeni yeni doğan gümeşe bakıyorum. Kim daha acınası?
Sıcacık evinde yatmak yerine soğukta kıçı donan ben mi, yoksa parkta uyuyan adam mı?
Belirsiz.
Eşit gibiyiz.
Sonra anlıyorum, insanların dikenleri var.
Söyle rüzgar, kim kopardı benim dikenimi, ben nite şu parkta uyuyan adam gibi gamsızca uyuyamıyorum geceleri? Rüzgarda savruluyorum, toprak istemiyor beni. Gökyüzünde yaşayamıyorum. Denize atsalar da, kurtarsam ruhumu bu dünyadan.
Korkuyorum artık. Yalnız, değersiz ve unutulmuş hissediyorum.
Delirdim mi hafiften, yoksa hiç mi akıllanmadım?
Güllerin dikenleri vardı.
Ve insanların da.
Galiba ben bu dünyadan değilim, Tanrı'm, beni nefes alabileceğimi bir yer de büyüt. Çünkü güzel çiçeklerim, açmak isteyen.
Ben de, sevilmek istiyorum.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder