22 Kasım 2018 Perşembe

Kaz ayağı çizgisi

Gözlerim,

Bu aralar hayli durgun olan şehrimde geziyor, belli ki sessiz bir fırtına beklemekteyim/z. Güneş eskisi kadar güzel gelmiyor mesela,gökyüzüne öyle hasretle bakmıyorum artık. Görebildiğim tek şey, ayak ucum. Yollar var, kitaplar var, ayak ucum, ayak ucunda bir sinek, gözlerimi göremiyorum. İsmet var yanımda, ismetler gelir gider, sen kazandırsın. Bırakıp gidiyorum öyle, yollarda tuhaf cisimler var; unutulmuş isimler var, bir çok kelime var ayaklarda...

Gökyüzüne bakacak vaktim yok artık, bu deli bir hasret içimde bitmek bilmeyen. Zaman zaman bitmesinden korktuğum, göğsümü engin denizler gibi kıvrımlı gel git ile okşayan. Gece oluyor.
Gecenin olması iyi, gecelerde yaşıyorum şu zamanlarda. Karanlık yüzlere ışıklar vuruyor. Güzel insanlar, güzel gülümsemeler. Gülümseyince yüzlerinde yıllara dair yollar çiziyor, gözlerinde ...

Ne çok hayat var, d'imi? Ben kend dertler denizimde bir sağa bir sola sallanırken; henüz gemiyi  bulamamış veyahut alaborayla savaşan bir çok insan var. Çok zor... Beyni dolu bu insanların beyinlerindeki değerli taşların çöpe atılması. Acı veriyor.

Şimdi, şafak doğdu. Hava karanlık daima; Güneş ile bir sorun mu var acaba? Yıldızlar bana ağladığını fısıldadı.

Gitmek zorundayım, herkes gibi. Bu komik aslında ,cidden komik. Herkesleşmem, bundan böyle kolayca bahsetmem... Sanki herhangi biri benim yerime geçebilirmiş gibi, sanki tam şu an ölsem herkes olurmuş gibi hissetmem?

Yabancıyım, yollardayım, yollar bitmiyor
Yollar beni nereye götürecem?
Batıya paralel gidiyorum , yollarda insanlar
İnsanlar bizi görüyor mu?
Şu kafam içinde binbir tane senaryo var, tek kişilik oyunculuğunu konuşturuyor. Ne var ki, çıldırdım ... Keşke dsha önce yapsaydım.



(Delirdiğimi kabul ettiren ve beni olduğum gibi kabul eden güzel insanlar ve onların gülüşü için)

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

kar tanesi

gözlerimi kapatıp kendi dünyamda kalmak için kaç para saymalıyım avuçlarına başımı eğmeden mutlu olmak için kaç kez üzülmem gerek kaç kez ge...